SİMAS’TA BU AY
Simas Dergi 1. Sayı Ağustos – Eylül 2017
İstanbul’un saklı bahçesi Kilyos
“Unutulmuş Aşk Kum Zambakları” Güler Sönmez Röportaj
Kitap ve sahibi arasındaki en özel bağ “Exlibris Sanatı”
Cennetten bir köşe “Şeyseller”
Muzaffer İzgü // Yeşim Teke
Sine/Yorum “Uçurtmayı vurmasınlar”
Sine/Portre “Ertem Eğilmez”
Gönlümüze taht kuran kötü karakterler “Yadigar Ejder”
Edebi/Portre Hüzünlü Hayatların Yazarı “Orhan Kemal”
Yarına Dair // Merve Sözer
O Elma yenmeli miydi? // Mehmet Erbek
Sanat ve evrensel insan // Nesrin Akkoç
Yalan Hayatlar // Alyadua
Gülümse Hadi // Ufuk Ziya Mubayaacıoğlu
Benlik // Ünal Alp
Beynimin Kaçamak Köşeleri // Yeşim Teke
Herkes mi Kültürlü Be Kardeşim? // Melike Güzel
Simas Cafe “Sizden Gelenler”
İletişimsizlik // Nursel Küçük
EDİTÖR NEŞTERİ
Hürmetler sevgili Simas Dergi okurları,
Tabi ki “selamlar, merhabalar, hoş geldiniz” de diyoruz ama öncelikle hürmet ediyoruz. Herkesin ve
her şeyin teknoloji dediğimiz, n.ş.a.da (normal şartlar altında) fayda bekleyerek geliştirilen “şey”in
içinde boğulduğu, kaybolduğu, basitleştiği günümüzde, bir edebiyat dergisini elinize aldıysanız ve son
sayfasına kadar gelip bu sıkıcı editörün “neşter”ine ulaştıysanız kesinlikle saygıyı ve hürmeti hak
ediyorsunuz.
Geride kalan sayfalarda Ufuk Ziya Bey, genç yazarımız sevgili Melike ve genel yayın yönetmenimiz
Nursel Hanım zaten bu konulara etraflıca değindikleri için ben onların üzerine söz söylemeyeceğim.
Yazılarına virgülüne kadar katılıyorum.
Bizler yola şiir için çıktık. Bizler yola hikaye için, deneme için, röportaj için çıktık. Yadigar Ejder, Orhan
Kemal, Ertem Eğilmez için çıktık. Her şeyiyle edebiyat, kültür, sanat için çıktık. Edebiyat, kültür, sanat
için çıktık derken; onların bize ihtiyacı olduğu için değil bizim yazmaya, anlatmaya ihtiyacımız olduğu
için çıktık!
Peki biz kimiz? Kesinlikle tanınmayan, tanınmak gibi basit bir amacı da olmayan, dergiyi “meslek
hastalığı” içinde görmeyen, bu çalışmanın gerekliliğinin farkında olan, maddi tüm endişeleri bir
kenara bırakıp elini taşın altına sokan bir grup kalemiz. Bizim tanımını bile yapamadığımız büyük
hayallerimiz var. Biz hayallerinin peşinden koşanlarız. Biz güzele değil şiire aşık olanlarız. Biz kaleme,
kitaba, senaryoya, kurguya, kasete, sahneye, alegoriye, mecaza gönül verenleriz. Biz yağmurda
ıslanmamak için kitabını başının üstüne koyan değil, ıslanmasın diye kitabı koynuna sokanlarız. Biz
buyuz!
Sahi siz kimsiniz?