SİMAS’TA BU AY
Simas Dergi 2. Sayı Ekim – Kasım 2017
Surlar mıdır İstanbul’u Kuşatan?
Biraz da “Mahir Ünsal Eriş” Röportaj
Hat Bilmek Had Bilmektir “Hat Sanatı”
Surreal Kent “Katalonya, Barselona”
Sine/Yorum “iki dil bir bavul”
Sine/Portre “Cahide Sonku”
Gönlümüze Taht Kuran Kötü Karakterler “Bilal İnci”
Edebi/Portre “Behçet Kemal Çağlar”
Tahammülsüzlük // Merve Sözer
Kedi Meselesi // Mehmet Erbek
Üzüm Kavgası // Veysel Işık
Ölmek Kolaydır Sevmekten // Pınar Zeylan
Aynadaki Masal // Alyadua
Yaş 94 Yolun Başı eder // Ufuk Ziya Mubayaacıoğlu
Morca Gözüyle Sanat // Erkan Morca
Sürekli Devrim Çağı ve Modern Sanat // Cihan Tikit
Ağız // Yeşim Teke
Küp // Ünal Alp
Ebediyatçılar
Edgar Ellen Poe // Hamide Söylemez
Çizi/Yorum // Emin Erkmen
Simas Cafe “Sizden Gelenler”
Edebiyat mı, Edepsiz Hayat mı? // Nursel Küçük
EDİTÖR NEŞTERİ
Hürmetler(*) sevgili Simas Dergi okurları
İkinci sayımızla huzurlarınıza, evlerinize, ellerinize geldik. Acaba gönüllerinize gelebildik mi? Eğer gelebildiysek hoş bulduk.
İlk sayımızda beklediğimizin çok üzerinde olumlu görüşler aldık. Bu elbette ekibimizi motive etti. Ve bundan sonraki her sayı öncekinin üzerine koyacak şekilde sonsuz bir hedef koymamızı sağladı. Arkadaşlarımız ikinci sayıda da ortaya harika işler çıkardılar. Behçet Kemal’den Mahir Ünsal Eriş’e, Cahide Sonku’dan, Bilal İnci’ye, İstanbul Surları’ndan, La Sagrada Familia Bazilika’sına kadar gezmediğimiz yer, dokunmadığımız insan kalmadı.
Elbette ilk sayımıza gelen olumsuz eleştiriler de oldu. Hatalarımız, gözden kaçan ayrıntılar, yanlış yorumlamalar vs. pek çok eleştiriyi memnuniyetle karşıladık. Çünkü bu olumsuz eleştiriler bizim için olumlu eleştirilerden daha faydalıydı. Kendimizi bu eleştiriler ile geliştirebilirdik. Fakat bir de eleştiri bile denmeyecek sözler söylendi. Fikir sahibi olmadan zikir sahibi olmuş insanlarca telafuz edilen bu sözler bizleri tam manasıyla “hırslandırdı”. Bunlara inat kaliteli edebiyat yapacağız, bunlara inat kaliteli dergi çıkaracağız!
Sadece bir büyük şairimizin şiirini koyduk diye solcu, arka kapağa koyduğumuz görsel sebebiyle ülkücü, koymadığımız eski bir görsel sebebiyle de sağcı ilan edildik. Zaten şu “cı-ci” ekine oldum olası iğreti olurdum. Daha da rahatsız edici bir hal aldı. Evet efendim, bizim de bir tarafımız var. Bizler edebiyattan, sanattan, kültürden tarafız. Bizler kişileri ve eserleri değerlendirirken sadece bunlara bakarız.
Okuyucularımızın pek çoğu Simas kelimesinin anlamını bilmiyor. Bundan kaynaklı da pek çok eleştiri aldık. “Ne biçim bir isim, çok mu aradınız?”, “Neyin kısaltması, baş harfleriniz mi?”, “Edebiyat dergisine yabancı veya anlamsız bir isim hiç olmamış” vb. eleştirilerle tebessüm ettik. Doğrudur sayın okur, hata bizdedir. Hatamızı telafi edip Simas’ı açıklayalım. Simas, İstanbul Sarıyer ilçesininin bilinen ilk ismidir. Simas’ın, anlamı “Kutsal Ana” olarak bilinmekte ancak bazı kaynaklarda “Kutlu/Güzel Akarsu” veya “Kutlu/Güzel Su” olarak da geçmektedir. Dergimizin merkezinin Sarıyer olması ve Simas isminin ajansımızın tescilli markası olması sebebiyle de dergimizin adının Simas olması gayet doğaldır.
Ekibimize yeni katılan temsilci, yazar ve okurlara ailemize hoş geldiniz diyoruz. Biz bir aileyiz; uğraşı, gayesi, hayali aynı olan bir aile.
Edeple kalın.
Dip Not:
Ekim –Kasım sayısı tarih itibariyle hem bayramı hem de matemi bir arada bulunduran özel bir sayı. Mustafa Kemal Atatürk, vefatından önceki 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı etkinliklerine de katılmak istemiş hatta bununla ilgili talimatlar vermiş, kendisini tören alanına ve stadyuma taşıyacak asansör sistemiyle alakalı planlarını anlatmış fakat doktorlarının yolda kalp krizi riski belirtmeleri sebebiyle bu hayalini gerçekleştirememiştir. Bu olay bile bizler için bir ufuktur, anlayabilene.